27 Şubat 2007 Salı

Uçtu uçtu, ROBOT uçtu

Küçük ama marifetli robotlardı şehirlerde kimsesiz paket ve çantaları karıştırmak için kullanılanlar. Sonra bunların mayın vb tehlikeleri yok etmek için kullanılanları geliştirildi.



Şimdilerde ise uçan robotlar favori oldu. Hem havadan kontrol yapabilen hemde belirlenen noktalardaki tehlikeleri ve hareketleri Km lerce uzağa aktarabilen ve müdahale edebilen marifetde robotlar.
Öyle görülüyorki bu gelişmeler hiç durmayacağı gibi savaş teknolojileriyle beraber hızlı bir gelişim gösterecek.


(Kaynaklar : msnbc.msn.com, yenibu.com)

26 Şubat 2007 Pazartesi

Biyoteknoloji nedir? Ne yapar? (1)


Biyoteknoloji NEDİR; En temel şekilde "canlıların ve canlı sistemlerin bilim ve mühendislik teknikleri uygulanarak mal ve hizmet üretmek amacıyla kullanılması yönünde gelişen bilim dalıdır" denebilir.

Eskiye dayanmakla beraber yeni gelişmeerin kayıtedildiği biraz karışık bir alandır. Genetik, DNA vb konular ile içiçedir. Biyoteknoloji; hücre ve doku biyolojisi kültürü, moleküler biyoloji, mikrobiyoloji, fizyoloji ve biyokimya gibi doğa bilimlerinide kapsar. Bitki, hayvan ve mikro organizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeleri (ürünleri) elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümünede biyoteknoloji denebilir.


NE YAPAR; Başta Tıp ve Tarım gibi alanlarda kullanılır.

Kanser, AIDS gibi bir çok hastalığın tedavisi ve önlenmesinde kullanılacak genetik ürünler elde edilmesinde,

Büyüme geriliği gibi sorunlara çare olacak ya da bulaşıcı hastalıklara karşı koyacak proteinlerin üretiminde,

Tarlalarda zararlı ot, virüs ve böceklere karşı dayanıklı ürün geliştirmede.

(Devam Edecek)

Cep Telefonumu, Cep Bilgisayarımı


Intel® PXA272 İşlemci 416 MHz işlemci
192 MB toplam bellek (128 MB ROM sürekli depolama için kullanılabilir 64 MB SDRAM), 1 GB'a kadar sertifikalı
2,7 inç iletimli TFT, 65K renk, güç tasarrufu moduna sahip LED aydınlatmalı ekran
Tümleşik üç bant GSM/GPRS/EDGE telefon
Tümleşik WLAN 802.11b, Bluetooth® 1,2, IrDA
Ek aygıtlar için I/O Yuvaları bulunur: 1 bit SDIO ve 4 bit SD/MMC tipi bellek standardını destekleyen SD yuvası
HP Photosmart Camera Yazılımı, HP Photosmart Mobile Yazılımı, Windows Media Player 10
Pil: çıkarılabilir/yeniden şarj edilebilir 1530 mAh Lityum İyon (kullanıcı tarafından değiştirilebilir)
AC Gücü - AC Girişi: 100~240 V AC, 50/60 Hz, AC Giriş akımı: 0,2 Aac max., Çıkış Voltajı: 5 V DC, Çıkış akımı: 1 Aac
Dijital kalem veya parmak ucu için dokunmatik ekran
Tümleşik mikrofon, hoparlör ve bir adet 2,5 mm stereo kulaklık jakı
5,8 x 1,9 x 10,2 cm.
140 gr.


Gelişen ve küçülen teknolojik cihazlar, cep telefonu ile bilgisayarı birleştirme noktasında büyük adımlar atıyor. HP IPAQ 6815 CEP BİLGİSAYARI küçük boyutu ve büyük bağlantı özellikleri ile komple mobilite sağlayan bir cihaz. Bu cihazla telefon aramaları yapın, kısa mesaj ve anlık mesaj gönderin, İnternet'te sörf yapın, e-postalarınızı kontrol edin wi-fi ile kablosuz bağlantı kurup istediğiniz yerde internet'e çıkın. Microsoft Office, sunumlarınızı, çalışma sayfalarınızı ve belgelerinizi okumanıza olanak tanıyarak istediğiniz zaman ve yerde çalışabilmenizi sağlar. Taşıyın. Depolayın. Gidin. mini-SD yuvası ile HP iPAQ cihazınız ve diğer cihazlar arasında müzik, fotoğraf ve diğer dosyaları kolayca taşıyın. Bluetooth cihazları ile rahat, kablosuz, kısa menzilli iletişim için Bluetooth kablosuz teknolojisini kullanın. 2 MP kamerası ile Fotolarınızda kaliteyi yakalayın.
Öyle görülüyorki yakında istediğimiz tüm teknolojiyi tek cihazda bulabileceğiz. O günler çok da uzakta değil.

Ogo nun yeni Modeli Piyasada



Türkiye'de ekolay tarafından satışa sunulan ogo'nun yeni modeli isviçre piyasasında satışta. 320x240 64k VGA çözünürlüğe sahip olan Ogo CT25E, web 2.0 ile uyumlu içerikler için de kullanılabilecek. Cihaz dört bant GSM bağlantısı, GPRS ve EDGE gibi teknolojileri de destekliyor.


e-kolayın sitesinde satışta olan modelde ise, sınırsız MSN, Cep Telefonu özelliği, e-mail alıp gönderme gibi özellikleri içinde barındıran cihaz e-kolay tarafından 283 YTL fiyata satılıyor. http://ekolay.net/ogo/

Türkiye’de Bilim Teknoloji ve Eğitim sistemi (1)



“Gelişmenin temelinde bilim, bilimin temelinde merak vardır.”


Bilim ve Teknoloji konusunda atılacak ilk adım eğitimdir. Fakat bu eğitim NASIL yapılacak. Sanayi çağı kapanmış yerini bilgi çağı almıştır. Bilgi ve teknoloji hiç olmadığı kadar değer ve hız kazandığı bir dönemde nasıl gelişeceğiz, nasıl ilerleyeceğiz.
Hiç şüphesiz bugünlerde eğitim konusunda büyük adımlar ve yatırımlar var. Fakat olması gereken acaba yeterince ve doğru yapılıyormu. Dört bir yana okul yapmakla her şey yolundamı gidiyor. Günümüzde herkesin evinden işyerinden internet üzerinden diploma alabileceğinden bahsedilmekte ve yapılmakta iken, biz acaba 1960 ların eğitim sistemini yakalamış olmayalım. Bilgi çağında bilgiye sahip olmak için atılımlar yeterli ve hızlımı. Zira çağımızda sadece yeterli bilgi değil, hızlı bilgiye gereksinim vardır. Peki mevcut eğitim sisteminde bunun altyapısı varmı? Bilgi dünyada hiç olmadığı kadar hızlı bir şekilde dönmektedir. Bilimin temelinde merak vardır. Bugün ülkemizde ilk, orta hatta yükseköğrenim seviyesinde okuyan kaç kişide okuduğu alana karşılık merak söz konusu. Bizim eğitim sistemimiz şartlandırıcı esaslara dayandığı için merak hissi vermemektedir.

Bizim eğitimimizde saltanatın izleri var. Emirler her zaman Ankara’dan geliyor. Ankara’nın talimatı olmadan hiçbir şey yapılamıyor. Bu da işleri yavaşlatıyor. Eğitimde yerelliğe önem verilmiyor… ABD’de öğretmeni müfettişler değil; öğrenci, veli ve müdürler değerlendiriyor, notunu onlar veriyor. Orada üniversite giriş sınavlarında bizdeki gibi sadece test soruları sorulmaz. Öğrencilere çok değişik alanlarda sorular sorulur, kompozisyon bile yazdırılır. Oysa bizde liseyi bitiren bir öğrenci doğru dürüst bir dilekçe bile yazamaz. ABD’de eğitimde önyargılar yoktur; akıl ve ilim işbaşındadır. Orada bir iş yapılırken ‘Biz bu işi niçin yapıyoruz? ’ sorusu sorulur. Bizde ise okul yıllarını bir hatırlayalım. Hocaya “hocam biz bunu niçin öğreniyoruz bu nedir nerde kullanılır” diye sorulduğu zaman alınan cevap hocaların % 90 ında aynıdır. Sen öğrenmene bak gerisini boşver. (Bilmiyoruz belki ne işe yaradığını hocada bilmiyordu) Dersin gayesi dersten evvel verilir. Türkiye’de ise eğitimde belli bir misyon yoktur. Bizde liseyi bitiren ancak iyi test çözer. Oysa hiçbir işte iyi test sorusu çözme şartı aranmaz. YÖK saltanatı, ÖSS ile lise eğitimini felç etmiştir. Türkiye’de 8-10 milyar dolar dershanelere gidiyor. Bu parayla Koç ve Sabancı Üniversiteleri ayarında 17 tane üniversite açılır.

Peki böyle bir tabloda özgürlükçü ülkelerin hızla geliştiği BİLGİ çağında bizler nasıl BİLGİ leneceğiz. Zira bizde nedense bir özgürlük korkusu var. Bir otoriteye teslim olma temayülündeyiz. Özgürlük risk almayı gerektirdiği için bazen onu bile kendimizden uzak tutuyoruz. Yıllardan beri Türkiye’nin hürriyetçi bir anlayışa sahip olmaması, verilen ideolojik eğitimle ilgilidir. Bizde belli bir görüşü esas alan eğitim veriliyor. Gençlere özgür bir şekilde düşünme hayal kurma konusunda hiçbir yeti verilmiyor. Farklı düşünmek insan fıtratının gereğidir. Herkes aynı düşünmek zorunda değildir. Eğitim yapımızın temelinde bilgili insan yetiştirmek ve öğrencileri sınavlara hazırlamak amacı yatıyor. Eğitimde reflekslere dayanan şartlı öğrenme sistemini uyguluyoruz. Sorgulamadan, sebep sonuç ilişkisi kurmadan öğrenme şartlı öğrenmedir. Şartlı öğrenmede eleştirel bakış yok olmaktadır… Ezbercilik beynin fonksiyonlarını köreltiyor. ‘Kitabın yazdığı ve öğretmenin dediği doğrudur’ anlayışı eğitim sistemimizin bir parçası haline gelmiş. Bizde sormayan, sorgulamayan çocuk makbul görülüyor... Eğitim insana saygıyla başlar. Öğrenmek özgün bir faaliyettir. Hemen herkes farklı bir yaklaşımla öğrenir.
Şunu hiç unutmayalım öğrenemeyen insan yoktur. (Devam Edecek)

22 Şubat 2007 Perşembe

NANOTEKNOLOJİ NEDİR? Ya Matrix (1)

“İnsanın tüm yaşamını çok yüksek şekilde etkileyecek.”

NEDİR; Bir çok kaynakta şöyle açıklanmaktadır. Yunancada 'cüce' anlamına gelen nano, fizikte bir metrenin milyarda biri anlamına gelen ölçü birimidir. Bu tanıma göre "nanoteknoloji" insanın saç kılının 80 binde biri büyüklüğünde "nano" ölçüdeki parçalarla uğraşan bilimdir.

Evet, bugüne kadar gözümüzde çok çok büyüttüğümüz teknoloji “daha neler artık” dediğimiz tüm teknolojiler Mikroteknoloji ile üretilmekteydi. Mikro ile Nano arasında 1000 kat gibi bir fark olduğunu düşünürsek herhalde şöle deriz “gördüğümmü çok göreceğimi”

Bu teknolojinin temeli, doğadaki atomik dizilimi taklit etme ilkesine dayanıyor. Nanoteknolojinin bir yönü de süper küçük bilgisayarlar (bakteri büyüklüğünde) ya da milyarlarca dizüstü bilgisayar gücünde küp şeker büyüklügünde süper bilgisayarlar yada günümüzün bilgisayarlarindan trilyonlarca daha güçlü belirli bir büyüklükte masaüstü modelleri gibi nano boyutunda yapılabilmesidir.
Peki bu teknoloji üzerine kim ne yapıyor. Almanya bu konular üzerinde öncülük yapmaktadır ve 1 Milyar Dolardan fazla Nano-araştırmasına yatırım yapmaktadır. IBM, Fujitsu ve Intel’de Nano teknik dâhilinde mikroskobik küçüklükte Çipler üretmek için çalışmaktadırlar.
Amerika"da özel sektör hariç sadece devletin nano teknolojiye ayırdığı kaynak 2003 yılı için 600 milyon dolar. Japonya"da ekonominin temel dinamikleri elektronik sektörüne dayandığı için bu ülke nano teknoloji çalışmalarına 500 milyon dolar kaynak ayırıyor. Başta Çin olmak üzere Rusya, Almanya ve İngiltere de konunun önemini kavradı ve bu yöndeki çalışmalara kamu bütçesinde yer veriyor. Son zamanlarda önemli gelişmeler kaydedilen nano teknolojiyle metrenin milyarda biri oranında suni parçalar üretmek mümkün. Bu teknoloji yardımıyla uzun süre solmayan boyalar, etkisini hızlı gösteren ve daha etkili ilaçlar veya daha uzağa gidebilen golf topları üretilebiliyor. Bu alanda, hükümetin de desteğiyle önemli gelişmeler kaydeden Tayvan, 2012'ye kadar 320 milyon dolarlık ürün üretecek. Böylece 350 milyar dolarlık Tayvan ekonomisinin yüzde 10'unu kaplayacak.

Nerelerde Kullanılır:

Tıp: Yakın gelecekte ilaçların Vücut içinde dolaşıp vücuttaki tüm hastalıkları tedavi edebileceği düşünülmektedir. Küçük yaşta vücuda alınacak mikro kapsül ile hastalık gelmeden teşhis ve tadvi mümkün görünüyor.

Uzay: Nano metaryaller ile geliştirlicek uzay araçları sayesinde bugün gidilemeyen birçok yere gidilecek. Uzay turizminde büyük gelişmeler sağlanacak.

Matrix : Gelinen noktada Teknolojideki gelişmeler ile Bilim kurgu filmlerini karşılaştırmadan yapamıyoruz. Matrix filmini izleyenler bilir. Filmin bir bölümünde Neo ve takım arkadaşları yemek yemektedirler. Fakat masadaki ve yemek tabaklarındaki tüm yemekler sanal (yapay) dır. Nanoteknoloji ile bu tip bir senaryonun gerçekleşmesi mükündür. (Not: Yakın zamanda karşılaştığım bir internet sitesinde Yapay Et üretildiğinden bahsediyordu.)

Diğer Örnekler :Lotus çiçeği yaprağının hiç ıslanmaması ve kirlenmemesi özelliğinden yararlanılarak kirlenmeyen, ıslanmayan kaşıklar, çatallar, tabaklar, elbiseler üretilebilecektir.



DÜNYA BÜYÜK DEĞİŞİMLERİN EŞİĞİNDE

Tüm insanlık için kökten değişim ve dönüşümleri beraberinde getirecek bu gelişmelerin olası sonuçları üzerinde herkesin düşünmesi gerekmektedir. Nano gelecekte herkes kendi bilgisayarına temel tüketim maddelerini üretmesi için emir verebilecek. Evin bir köşesinde çalışan nanobot sürüleri de istediğiniz malzemeyi, etrafımızda serbestçe dolaşmakta olan atomları toplayıp işleyerek üretecekler. Diğer akla gelen soru ise nano çağda paranın değerinin ne olacağıdır. Ne de olsa atomlardan her şey sonsuz kere tekrar dönüştürülebilecek. Tuzlu deniz suyundan bile altın ve kobalt üretmenin mümkün olduğu bir çağda altının ne anlamı kalır? Paylaşımı üzerine savaşların yapıldığı kaynaklar anlamını yitirince nasıl bir uygarlıkta yaşayacağız?Öyle görülüyor ki insanlık olarak maddi zenginliğe ve gelişmiş fiziksel sağlığa ulaşmanın eşiğindeyiz. Bilim adamlarının nanoteknoloji gibi doğayı taklit yolu ile geliştirmeye çalıştığı birçok teknoloji, doğada zaten yaratıldığı ilk günden itibaren mevcut... Bedeninizin her hücresi ve maddeyi oluşturan her atom üstün bir yapıya sahiptir. Bilim adamlarının taklit etmeye çalıştığı atomlardaki bu muhteşem düzen alemlerin Rabbi Allah'ın sonsuz aklının delillerinden yalnızca bir tanesidir. (Devam Edecek Yazı Dizisi)

Adem ile Havva birde Asimo

İlk insandan günümüze hayli uzun zaman geçtiğini tahmin ediyoruz. İnsanlığın bilim kurgu filmlerinden aldığı ve kurduğu izlenimler ile beynindeki ROBOT kelimesi için tasarladığına yakın ilk tasarımı Asimo sayarsak, ilk Robot’dan günümüze pek fazla bir zaman geçmedi. Ama ilk insandan bu zamana insanoğlundaki değişime bir bakalım birde bu !Robotoğlundan (Oğlu veya Kızı olduğuna kimin karar vereceği belli değil. Belki bir insan belki gelecekteki bir Robot) günümüze kadar geçen zaman içindeki değişime.
Evet bizim yani insanlığın atası hiç şüphesiz Hz. Adem a.s. ile Havva anamızdır. Günümüz teknolojisi de gösteriyor ki Robotların atasıda olmayada Asimo adaydır
Honda'nın, "hayalleri herkesle paylaşmak ve gerçekleştirmek" anlayışıyla sınırları zorladığı yolda, P2 ve P3 robotlarından sonra geldiği en son nokta... ASIMO
Ufak tefek ASIMO'nun attığı her adım aslında büyük hayallerin ürünü... Honda'nın en temel araştırma alanlarından biri, hem insanlara yardımcı olacak hem de toplumun kullanımına sunulabilecek, kendi kendine hareket edebilen pratik bir robot geliştirmekti. 1986'da başlayan bu çalışmanın ilk ürünü, 1996'da yaratılan prototip robot P2 oldu. 1997 yılında geliştirilen P3'den sonra Honda'nın insansı robot teknolojisiyle ilgili gerçekleştirdiği en son hayalin adı ise ASIMO.
Bugünlerde ise Asimonun çocukları, üremeye iyice hız vermiş ve giderek akıllanmaya başlamıştır. Radikal'in Köşe yazısında yer alan haberdeki yazı ise şöyle; "Dünyaca ünlü robot uzmanı Massachusetts Institute of Technology (MIT) öğretim üyesi Prof. Cynthia Breazeal, zor bir görevi yerine getiren robotun, asabiyete benzer bir duygu yaratarak, farklı stratejileri denemesinin sağlanabileceğini açıkladı. 'Sıkılan' bir robotun da yeni görevler bulmaya çalışması sağlanabilecek. Bir robot pis bir halıyı temizledikten sonra mutlu oluyorsa, aynısını yapmak için daha fazla pislik arayacak. İşini iyi yapamadığı için üzgün hisseden robot, bir dahaki sefere daha iyi çalışacak. Tüm bunlar 'hayal' gibi mi geliyor? Aslında robot teknolojisinde gelinen nokta anlatılanların gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğunun kanıtı. Yapay zekânın gelişimi, sorun çözebilen, öğrenebilen robotlar yapmayı mümkün hale getirdi. Sony'nin Aibo adlı robot köpeği sahibinden davranış öğrenebiliyor, yüzleri tanıyabiliyor. Bu robotların her biri 500 bin (1 milyon 350 bin YTL) sterline mal oluyor, yeni 'duygusal' robotların maliyetiyse daha yüksek olabilir. Geleceğin duygusal robotlarıAmerikan Bilimsel İlerleme Derneği toplatısında bir araya gelen bilim insanları tarafından açıklandı. "
İnsanoğlunun zihninde gerçekleştirdiği ve bunu film yaptığı senaryoların sanal olmayan ürünleri aramızda artık. Acaba bu bilim kurgu filimlerindeki Robotun konu olduğu kurgulardaki diğer ürkütücü sahneler, gerçekleşirmi? Bilim kurgu filmleri ileri teknoloji ve sermaye gerektiği için hep batı tarafından yapılmıştır. Yine Robotun konu olduğu filmlerde Aksiyon Macerayı ön planda tutan batı genel olarak Robot & İnsan savaşlarıyla karşımıza çıkmaktadır. Peki bugün Robot lar kimin elinde gelişiyor ?